25 Haziran 2016 Cumartesi

İlk kitap yorumum^^

Merhabalaaaaar! 
Ben uzun süre önce geldim deyip sonra ortalarda görünmeyen prenses. Bahanelerim var tabi ama şuan onlar önemli değil, artık buradayım. Kitaplarımla birlikte^^
Canan Tan - Kelepçe

‘’Filmi başa sarsam…
O birkaç saniyeyi silebilsem hayatımdan…
Yeniden eski BEN olabilir miyim acaba?’’
Bana kitap okumayı sevdiren ve en sevdiğim yazarlardan biri olan Canan Tan bu eserinde de bizi etkilemeyi başarıyor. İki günde bitirdiğim bu kitap günümüzde sık sık duyduğumuz haberlerin arka yüzünü gösteriyor bize. Türkiye’de erkeklerle kıyaslandığında kadın suçluluk oranı çok düşük. Peki bu oranı oluşturan kadınları bu yola iten sebepler ne? Trafik kazaları, dolandırıcılık, uyuşturucu ticareti gibi suçların yanı sıra annesini, çocuğunu, kocasını öldüren kadınların farklı hikayelerini okuyoruz bu eserde. Tabii bir de hapishanede büyümek zorunda kalan dışarıdaki yaşamdan haberi olmayan çocuklara da değinilmiş. Hiçbir günahı olmayan ama yazgısı doğmadan belirlenmiş çocuklar bunlar. 
‘’Büyük konuşmasın hiç kimse!
“Böyle bir olay benim başıma gelmez!” demesin.
“Asla” diye başlayan cümleler kurmasın.
Hiç ummadığınız bir anda, kapkara bir çukurun dibinde bulabilirsiniz kendinizi.’’
Ön yargılarımızdan arınmamızı, yargılamadan önce ‘’Neden?’’ diye sormamızı sağlıyor Canan Tan. Katil, suçlu, sabıkalı deyip etiket yapıştırmak o kadar kolay ki… Arka yüzünü biraz olsun görebilmek bile düşündürüyor insanı. Ceza evine girenlerin hepsi suçlu, peki ya dışarıdakiler çok mu masum?
‘’Evet, dolandırıcılıktan yargılayacaklar beni. 
Umurumda değil.
Bu dünya dolandırıcılarla dolu zaten.
İlle de paranızı almaları gerekmiyor. 
Yüreğimizi, ruhumuzu, duygularımızı, hayallerimizi çalıyorlar. 
Kimse farkında değil… ‘’ 
Ben kısa sürede bitirdim kitabı, etkisinin uzun süreceğinden eminim. Benden tavsiye okunacak listenize ekleyin ve ilk fırsatta okuyun.Şimdilik benden bu kadar. Bir sonraki kitap yorumunda görüşmek üzere.Sevgiyle kalın^^


28 Şubat 2016 Pazar

Merhabalaaaaar!


 İlk paylaşımı yapmak bana oldum olası zor gelmiştir. Şuan nasıl cümle kurmalıyım, ne demeliyim, ne dememeliyim, neyden bahsetmeliyim gibi birçok soru eşliğinde yazmaya başlıyorum.
Biraz kendimi tanıtmalıyım diye düşünüyorum. Kimim, neyin nesiyim? Ne yer,ne içerim? Burada ne işim var? gibi sorular eşliğinde başlıyorum.^^
 
Ben Nurbanu, nam-ı diğer mavi düş prensesi. ^^ Bir prenses yaşamı içinde değilim. Sanırım prenses olamamak adına çok neden var ve büyük bir kısmı bende mevcut. Sanırım düş prensesi olmak daha güzel ve kolay. ^^
 Ailemden 1064km uzakta, bol yeşil bol mavi içeren, gün içinde dört mevsim yaşatan, zamanla kendini sevdirmeyecek gibi duran Karadeniz ilinde üniversite okuyorum. Küçüklüğümden beri haşır neşir olduğum, derslerini hep severek dinlediğim, ''Ben bu öğretmenden olacağım!'' dediğim dersin bölümünü yani Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü okuyorum. Lakin henüz yolun başındayım. Bu yolda neler görecek,neler duyacak,neler yapacağım? Kimlerle tanışacak, kimlerle yabancılaşacağım? Ümidimiz Allah'tan, güzel günler gelsin her sabah güneşten. Güzel günler hepimizin olsun.^^
 Bu blogu açmama vesile olan sevimli arkadaşıma sevgiler eşliğinde yazımı sonlandırıyorum. Çok çene çalmış olmayalım daha baştan.^^